M. Can Özkardeşler

HZ. MEVLÂNA'NIN 750. VUSLAT YILDÖNÜMÜ

Düşünceleriyle insanlığa ışık tutan bir âlim, bir İslâm düşünürü ve bir fakih, Müslüman bir şair, ilahiyatçı ve mutasavvuf, bir Allah dostu ve Hakk âşığı olan Hz. Mevlâna Celaleddin-i Rumi, asırlardır insanlığı aydınlatmaya devam etmekte, ilahi aşkı ve manevi huzuru arayanlara rehber olmaktadır. Atmış altı yıllık kısa ömründe mutlak aşkın izini sürmüş, gönlünden gelen sesleri dizelere dökmüş ve pek çok yazılı eser bırakmıştır.

Her yıl 7-17 Aralık tarihleri arasında Türkiye'de ve Dünya'nın pek çok ülkesinde düzenlenen konferanslar ve Semâ törenleriyle anılan Hz. Mevlâna, ölüm gününü sevgiliye kavuşma günü Şeb-i Arûs kabul ettiğinden arkasından ağlamamızı üzülmememizi, kendisi için bir düğün gecesi olduğu için de bayram etmemizi istemiştir.

O'nun dünya görüşü ve felsefesinin ortasında "İnsan" vardır; her dilden, her renkten, her dinden insanı şefkat ve merhametle kucaklamış, onlara sevgi, barış, kardeşlik, birlik, beraberlik ve hoşgörüyü aşılamıştır. Gönülleri kirden ve ikilikten kurtarmış, ayrıştırmamış birleştirmiştir. "Nerede sevgi ve barış varsa ben ordayım, nerede bir savaş varsa ben orada yoğum" demiş olan Hz. Pir, bugün insanların zulmünü, savaşları ve katledilen çocukları görse ne kadar üzülürdü.

"Ben bu çalışıp çabalama dünyasında iyi huydan daha iyi bir ehliyet görmedim " diyerek bizi, iyi huylu, güzel ahlâklı bireyler olmaya çağırmıştır. Bırakmış olduğu yedi öğüdü hayatımıza geçirsek, iyi insan olma yolunda fazlaca yol alırız : "Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol/ Şefkat ve merhamette güneş gibi ol/ Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol/ Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol/ Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol/ Hoşgörülülükte deniz gibi ol/ Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol".

O bir Peygamber âşığı ve aynı zamanda Allah dostudur: " Ben yaşadıkça Kuran'ın bendesiyim(kulu), Hz. Muhammed Mustafa'nın yolunun tozuyum, biri benden bundan başkasını naklederse, ondan da şikâyetçiyim, o sözden de şikâyetçiyim." Demiş ve ardından söylenecek her türlü olumsuz söze set çekmiştir.

800 yıl önce bizleri sahte şeyhler konusunda da şöyle uyarmıştır;" Velilerin, kâmil insanın sözleri de yaptıkları işler de aydınlıktır, sıcaktır samimidir. Sahte şeyhlerin, aşağı kişilerin işleri ise kandırmak, hile yapmak ve utanmazlıktır." Rehber olacak kişi edepli, Kuran ahlâkı elbisesine bürünmüş, kötülükten uzak duran, gönlü Allah sevgisiyle dolu, ilim ve irfan sahibi, içinin nuru, temizliği yüzüne yansımış, yanında huzur bulduğumuz, iyi ve güvenilir kişi olmalıdır.

Dünya heveslerinden geçmemiş, içinde hala benlik putu olan, insanları kendine hizmet ve menfaati için kullanan, Allah ile aldatan kimselerden şeyh olamayacağını, bu kimselerin Allah yolundaki saf kimselere zarar verebileceğini, onun için de bu kişilerden uzak durulması gerektiğini belirtmiş ve bizleri şöyle uyarmıştır: " Nefsine, heva ve hevesine kapılmış kişilerden kâmil insan olmaz". Öyleyse yapmamız gereken özü sözü bir olmayan, bizleri yanıltmak için derviş kıyafetiyle seyh edasıyla dolaşan, cinsel tacizde bulunan, Kuran ahlâkını benimsememiş bu edepsiz kişilerden uzak durmak olmalıdır.

Aralık ayı girince Konya şehri bir başka güzelleşir, hareketlenir, manevi bir havayla dolar; tüm dünyadan Mevlâna âşıkları akın akın gelirler, tüm oteller dolar, kalacak yer bulamazsınız. Mevlâna türbesinde bulunan kabrini ziyarete gelenleri türbenin giriş kapısı üzerinde bulunan İranlı İslam âlimi ve şairi Molla Cami'nin hatla yazılmış şu sözleri karşılar:" Burası âşıkların Kâbe'sidir, buraya eksik gelen tamam olur."

İçeri adım attığınızda duyduğunuz ney sesi içinizi ürpertir, yavaşça kalbinizin atışları hızlanır, adımlarınız yavaşlar, ayaklarınız tutmaz olur, sanki tüm kabirlerde yatanlar size " Hoş geldiniz" der gibidir. Sonra kendinizi huzurda bulursunuz ve gözlerinizde yaşlar, kalbinizde huşu ile duaya başlarsınız. Bu manevi ortam sizin ruhunuzu dinginleştirir, o kadar iyi gelir ki hiç ayrılmak istemezsiniz.

Bundan asırlar önce yaşamış olan manevi değerimiz Mevlâna'mıza sahip çıkmalı, onu daha çok araştırıp tanımalı, yaşadığı ilahi aşkı hissederek hayatımıza geçirmeliyiz. Bugün, O'nu araştırıp fikirlerini benimseyerek dinini değiştirip Müslüman olan pek çok yabancı Konya'daki kabrin ziyaret etmek, yaşadığı bölgenin manevi havasını solumak, O'nu gönüllerinde hissetmek için yurdumuza gelmektedir.

Pirimiz Hz. Mevlâna Celaleddin-i Rumi, ömrünü şu üç kelimeyle özetlemiştir: "Hamdım, Piştim, Yandım." Ve bizi şöyle uyarmıştır: " Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız, Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir. Ruhu şad olsun, himmetleri üzerimize olsun.

Vakti şerif hayrola, hayırlar fethola, şerler defola, Şeb-i Arûs (mübarek düğün gecesi) kutlu ola. Hu diyelim Huuu.