21 Aralık 2024
İngiltere'nin çok büyük bir kereste ihracatı olduğunu kaydeden ve Türkiye'nin de bu pastadan pay alabilmesi için rekabet edebilecek düzeye ulaşmasının yolunu özetleyen Ciğer, "Orman Genel Müdürlüğü hammadde fiyatlarını sabitlemezse, bizim rekabet şansımız yok" diye konuştu.
Özel Haber
Akdeniz Orman Ürünleri Üreticileri Derneği (AKOD) Başkanı Tarık Ciğer, UR-GE projesi çerçevesinde 2'si Adana'dan 9'u Mersin'den olmak üzere 11 firma ile İngiltere'ye yaptıkları geziyi değerlendirdi. Akdeniz Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği (AKAMİB) öncülüğünde ihracatı geliştirmek için gerçekleştirilen çalışmalar neticesinde, UR-GE (Uluslararası Rekabetin Geliştirilmesi) projesi kapsamında üye firmaların hedef pazarlarının geliştirilmesi hedefleniyor.
İngiltere'nin başkenti Londra'da gerçekleştirilen ziyaret kapsamında firmalar, 24 ithalatçı firma ile potansiyel iş birlikleri açısından verimli görüşmeler sağladı; Türk firmalarının ürünlerini ve ürün kalitesini tanıttı.
Ziyaret öncesinde katılım sağlayan firma yetkililerinin bazı kaygılar taşıdığını, neyle karşılaşabileceklerinin belirsizliği ile bir takım tedirginlikler yaşadıklarını kaydeden AKOD Başkanı Tarık Ciğer, "İngiltere'ye giderken nasıl ahşap palet satarız, nasıl kereste satarız diye bir takım endişeler içerisinde olan arkadaşlarımız vardı. Neticede hiç girilmemiş bir pazar burası. Neyle karşılaşacağınızı bilmiyor olmanızın endişesini yaşıyorsunuz. Bazı firmalarda boşa mı zaman harcıyoruz diyenler de oldu.
Bizi tanımıyorlar
Ancak Ticaret Bakanlığımızın uzak ülkeler politikası, gidilmeyen ülkelere gidilmesi, mutlaka o ülkedeki ürün alacak firmalarla temas kurulması yönündeki tavsiyelerini de dikkate alarak İngiltere'ye gittik. İyi ki de gitmişiz diyoruz. Çünkü İngiltere, 7.2 milyar dolarlık kereste ithalatı ile büyük bir pazara sahip. Ne yazık ki Türkiye'nin İngiltere'ye mobilya, kağıt ve ağaç orman ürünleri ihracatını saymazsak, kereste ve paletle ilgili hemen hemen hiçbir ihracatı yok denecek az.
Ve yine ne yazık ki, bizler Türkiye'nin herkes tarafından bilindiğini sanıyoruz ama işin aslı öyle değil. Orada yüz yüze görüştüğümüz firmaların, alıcıların hiçbirisi bugüne kadar Türkiye'ye gelmemiş. Dünyanın buluşma noktası dediğimiz İstanbul'a gelmemişler. İçlerinden bir-iki kişi, sadece aktarma yaparken İstanbul'u gördüğünü söyledi. Bu anlamda ülkemizin tanıtımı ve turizmi açısından da yapılan ziyaretin son derece olumlu olduğunu düşünüyorum.
Orman varlığımızı bilmiyorlar
Görüştüğümüz tedarikçiler, üreticiler Türkiye'de orman olduğundan, orman ürünleri üretiminden yani Türk kerestesinden haberleri yok. Biz, beraberimizde götürdüğümüz ürünlerle Türk kerestesini anlattık. Türkiye'nin Avrupa'nın 4.büyük orman ülkesi olduğunu anlattık. Herkes şaşkın bakışlarla gerçekten mi diye anlattıklarımızı dinledi.
Onlar daha çok Almanya, Romanya, Ukrayna, Polonya gibi ülkelerden ithalat yapıyorlar. Bir diğer pazarda Brezilya, Arjantin, Şili. Bir de kendilerinin de içinde bulunduğu Birleşik Krallık içerisindeki İrlanda, İskoçya gibi ülkelerde ihracat yapıyorlar. Neden bizde bu pazara girmeyelim?
Pandemi öncesinde Avustralya ve Singapur gibi ülkelere ihracat yapabiliriz dediğimde, maalesef ticaret müşavirlerimiz de dahil olmak üzere hep olumsuz dönüşler aldık. Buralardan kereste alımı olmaz dediler. Fakat biz yılmadık ve pandemi döneminde bu ülkelere ciddi anlamda ihracat yaptık. Şimdi neden İngiltere'ye de yapmayalım? Bize çok uzak bir yer değil. Ki, İngiltere'den Türkiye'ye birçok ürün geliyor. Tırların geri dönüşünde kerestelerimizi çok rahat gönderebiliriz.
Ürünlerimiz kaliteli
Türk keresteleri, kalite bakımından Alman kerestelerinden bile çok daha üst kalitede. Bunu dile getirdiğimizde bize dudak bükenler oldu. Almanya'da üretilen endüstriyel ürünlerin çoğunda haşere, çoğunda kurt-böcek gözenekleri var. İşin içerisinde olan bizler bunu görüyoruz ama alıcı görmüyor. İngiltere'de bunu gösterdiğimizde şaşkınlık içinde kaldılar.
Ürünlerimiz kaliteli. Bizim tek dezavantajımız, ihracat noktasında bizleri kaygıya düşüren ülkemizdeki hammadde fiyatlarının çok yüksek olması. Almanya'da hammadde metreküp fiyatı 40-50 euro arasında iken, Türkiye'de bu rakam 100 euro. Bu şartlarda nasıl rekabet edeceksiniz ki?
OGM tüccarlığı bıraksın
Yıllardır söylüyorum. Orman Genel Müdürlüğümüzün tüccarlığı bırakması lazım. Tüccarlığı bize bıraksınlar. Bizim kazançlarımız yine devletimizin kasasına girecek. Öbür türlü kar amaçlı bir şekilde üretimi azaltıp, arzı az gösterip talebin çok olduğu bir yerde, talebin karşılanamamasıyla birlikte bir fiyat yükselmesi oluyor. Bunun önüne geçilmek zorunda. Daha önceleri de bu tip yanlış uygulamalar yaptılar. Hammadde fiyatlarını yükselttiler ve neticede herkes dış piyasada müşterisini kaybetti.
Fiyatı tutturursak, kalite ve ürün çeşitliliği açısından hiçbir sıkıntımız olmaz. Hammadde fiyatlarının Avrupa'ya göre dengelenmesi lazım. Bu olmadığında sıkıntılar oluyor. Avrupa şartlarında bir fiyatlandırma olsa, piyasanın tozunu attırırız o kadar söyleyeyim.
Yakın zamanda, yumuşak ağaç dediğimiz (çam, ladin gibi iğne yapraklı) ağaçlarla ilgili bir düzenleme yapılmazsa, fiyatlar aşağı doğru çekilmezse ciddi sıkıntılar yaşanacak. Birçok insan işyerini kapatacak ve geçmişte olduğu gibi ürünler Orman Genel Müdürlüğü'nün elinde patlayacak.
İşsizliğin panzehiri
OGM'nin satış politikasını yeniden gözden geçirmesi lazım. Avrupa şartlarında, rakiplerimizin şartlarında dengenin korunması lazım. Şu an ithalat artmış durumda. Neden, çünkü daha ucuza mal ediliyor. Bizim en büyük projemiz ihracata dayalı kalkınma modeli. Bunu gerçekleştirmenin yolu da, uygun fiyatlı hammaddelerle mutlak surette üretimin, gerçek imalatın desteklenmesidir. Bunun yapılması lazım. Ancak bu şekilde ülkemiz refaha erebilir. İşsizliğin, cari açığın panzehiri budur.